Sen çıkmak zorunda değilsin.
- You don't get to quit.
Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
- Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
Şikayet etmeyi kes. Gitmek zorundasın.
- Quit complaining. You have to go.
Tom gitmek için pek hazır değil.
- Tom isn't quite ready to go.
Ivır zıvır yiyecek yemekten vazgeçmek için irade gücüne sahip olmadığım için kendimden nefret ediyorum.
- I hate myself for not having the will power to quit eating junk food.
Tom'un vazgeçmekten başka seçeneği yok.
- Tom has no choice but to quit.
İşinizden ayrılma nedeninizi hâlâ bana söylemediniz.
- You still haven't told me why you quit your job.
Şirketten ayrılmam istendi.
- I've been asked to quit the company.
Terketmeyeceğim, ne söylersen söyle.
- I won't quit, no matter what you say.
O şirketten istifa etmek için kararını verdi.
- She's made up her mind to quit the company.