to stop motion in; to still; to reduce to a state of rest, or of silence

listen to the pronunciation of to stop motion in; to still; to reduce to a state of rest, or of silence
English - Turkish

Definition of to stop motion in; to still; to reduce to a state of rest, or of silence in English Turkish dictionary

quiet
{i} sessizlik

Bütün istediğim huzur ve sessizlik. - All I want is peace and quiet.

Sadece biraz barış ve sessizlik istiyorum. - I just want some peace and quiet.

quiet
{s} sakin

İki kız kardeş çok sakince yaşadılar. - The two sisters lived very quietly.

Sakin bir ülkede yaşamak istiyorum. - I would like to live in the quiet country.

quiet
{s} sessiz

Tony yeşil alanlar ve küçük, sessiz köyler gördü. - Tony saw green fields and small, quiet villages.

Sessiz ol, yoksa bebek uyanacak. - Be quiet, or the baby will wake up.

quiet
(sıfat) sessiz, gürültüsüz, sakin, durgun, huzurlu, huzur veren, dinlendirici, dingin, kuytu, gizli, uslu
quiet
{i} sükunet
quiet
mazlum
quiet
kendi halinde
quiet
{i} asayiş
quiet
sakinlik
quiet
gösterişsiz
quiet
durgun
quiet
sade

Sadece sessizce burada oturalım. - Let's just sit here quietly.

Calvin Coolidge sessiz ve sade görünümlüydü. - Calvin Coolidge was quiet and plain-looking.

quiet
{f} dindirmek
quiet
{f} sakinleştirmek
quiet
{s} huzurlu

Gece vakti bile olsa, artık sessiz ve huzurlu değil. - Even at nighttime, it was not quiet and peaceful any more.

Bu orman sakin ve huzurlu. - This forest is quiet and peaceful.

quiet
{i} hareketsizlik
quiet
{i} rahat, huzur
quiet
sükut
quiet
{s} yumuşak huylu, sessiz, uslu
English - English
quiet