to stay, attend, expect, watch

listen to the pronunciation of to stay, attend, expect, watch
English - Turkish

Definition of to stay, attend, expect, watch in English Turkish dictionary

wait
(İnşaat) beklemek

Tüm yapabileceğin beklemektir. - All you can do is to wait.

Onun için beklemekten başka yapacak bir şey yoktu. - There was nothing for it but to wait.

wait
bekleyiş

Uzun bir bekleyişten sonra içeri girdik. - We got in after a long wait.

Bu üç saatlik bir bekleyiş olacak. - It's going to be a three-hour wait.

wait
bekleme

Bekleme salonunda beş hasta vardı. - Five patients were in the waiting room.

Jim bizi beklemesinin bir sakıncası olmayacağını söyledi. - Jim said that he wouldn't mind waiting for us.

wait
wait on hizmetçilik yapmak
wait
dört gözle beklemek
wait
ziyaretine gitmek
wait
{f} kalmak

Beklemek, gözlemek ve sessiz kalmak birçok savaşı önleyebilir. - Waiting, observing, and keeping silent can avoid many wars.

Otobüs bekleyerek burada kalmaktansa yaya gitmeyi tercih ederim. - I would rather go on foot than stay here waiting for the bus.

wait
bekle

O gelene kadar burada bekleyeceğim. - I'll wait here until she comes.

Lütfen yarım saat bekle. - Please wait half an hour.

wait
{f} servis yapmak
wait
bağlı olmak
wait
{f} garsonluk yapmak
wait
(for) -i beklemek: I'm waiting for my friend. Arkadaşımı bekliyorum. Wait your turn. Sıranı bekle. Wait here. I'll be right back. Burada
wait
wait on one hand and foot birinin etrafmda dört dönmek
wait
wait for beklemek
wait
{f} 1. (for) -i beklemek: I'm waiting for my friend. Arkadaşımı bekliyorum. Wait your turn. Sıranı bekle. Wait here. I'll be right back. Burada
wait
bekleyin

Çorba ısınıncaya kadar bekleyin. - Wait till the soup warms.

Lütfen beni istasyonda bekleyin. - Please wait for me at the station.

wait
(fiil) beklemek, kalmak, bekletmek, servis yapmak, garsonluk yapmak
wait
(isim) bekleme, bekleyiş, pusu
English - English
{v} wait