to squeeze, crush, crowd, urge, force

listen to the pronunciation of to squeeze, crush, crowd, urge, force
English - Turkish

Definition of to squeeze, crush, crowd, urge, force in English Turkish dictionary

press
bastırmak
press
sıkıp suyunu çıkarmak
press
yazılı basın
press
basın yayın
press
(Otomotiv) kalıp
press
çabuklaştırmak
press
{f} bas

O biraz daha uzun kalmam için bana baskı yaptı. - He pressed me to stay a little longer.

O, her gün kan basıncı ölçtürmek zorundadır. - He has to have his blood pressure taken every day.

press
makine

Makineyi çalıştırmak için bu butona basın. - Press this button to start the machine.

press
bası

Çıkıştaki akış hızı, çıkış kapakçığının etrafındaki basınç farkıyla orantılıdır. - The exit flowrate is proportional to the pressure difference around the exit valve.

O, her gün kan basıncı ölçtürmek zorundadır. - He has to have his blood pressure taken every day.

press
toplanmak
press
basım
press
{i} basın

Kan basıncı sabitlenemez. - The blood pressure can't be determined.

Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor. - The press is interested in his private life.

press
bahriye hizmetine zorlamak
press
{i} basın, medya
press
{f} bastır

Kalabalık kapıya doğru bastırdı. - The crowd pressed toward the gate.

Yüzünü vitrine bastırdı. - He pressed his face against the shop window.

press
press baskı yap/bastır
press
{i} sıkacak
press
{i} matbaa makinesi
press
{i} zorla askere alma
English - English
{v} press
to squeeze, crush, crowd, urge, force
Favorites