Kaynamış bir yumurtanın kabuğunu temiz bir şekilde nasıl çıkarırsın? Bir çeşit hile var mı?
- How do you take off the shell of a boiled egg cleanly? Is there some sort of trick?
Tokyo'da her çeşit millet yaşar.
- All sorts of people live in Tokyo.
O, ne tür bir oyundur?
- What sort of play is it?
Biz ne tür bir tehlikedeyiz?
- What sort of danger are we in?
O tür şeyi ne tip insan yapardı?
- What sort of person would do that kind of thing?
O, bilinen bir insan tipi.
- He is a common sort of man.
Postacı her sabah postaları sınıflandırır.
- The postmen sort the mail each morning.
Öğrencilerin isimlerini alfabetik sıraya göre sınıflandırmalıyız.
- We should sort the students' names alphabetically.
Onun kağıtlarını ayıklamak için birkaç gün harcadım.
- I spent several days sorting through her papers.
Son olarak bunu tasnif etmeni istiyorum.
- I want to sort this out once and for all.
Bütün bagajımızı tasnif etmek uzun bir süre aldı.
- It took quite a while to sort out all our luggage.
Biz öğrencilerin isimlerini alfabetik olarak sıralamalıyız.
- We ought to sort the students' names alphabetically.
Bütün bagajımızı tasnif etmek uzun bir süre aldı.
- It took quite a while to sort out all our luggage.
Hiç kimsenin o tür şey için zamanı yoktu.
- No one has time for that sort of thing.
O, dosyaları alfabetik olarak sıraladı.
- She sorted the files in alphabetical order.
Öğeleri büyükten küçüğe doğru sıralayın.
- Sort the items from large to small.
Tom Mary'yi oldukça sevdi.
- Tom sort of liked Mary.
Bu yer oldukça romantik.
- This place is sort of romantic.
I had a sort of my cupboard.
... this picture, but we think our universe is a membrane of some sort. So strings can ...
... less, The average person is sort of obsessed with ...