Bir sinir hücresi hafif bir uyarıcıya yanıt verir.
- A nerve cell responds to a slight stimulus.
Depremi çok sayıda hafif şoklar izledi.
- Several slight shocks followed the earthquake.
En küçük şeylerden depresyona girerim.
- I get depressed by the slightest things.
En küçük hata ölümcül bir felakete götürebilir.
- The slightest mistake may lead to a fatal disaster.
En ufak bir şüphe olmadan, rüya daha önceki hayattan bir hatıraydı.
- Without the slightest doubt, the dream was a memory from a previous life.
Son zamanlarda söylediği en ufak şeye bile sinirlenir oldum.
- Recently I get annoyed at the slightest thing he says.
a slight (i.e., not severe) pain.
Tom is slightly overweight.
- Tom is slightly overweight.