Sadece sana bir ders vermek istedim.
- I just wanted to teach you a lesson.
Bugün ders vermek istiyorum.
- I want to teach today.
Onun işi İngilizce öğretmektir.
- Her job is to teach English.
Onun işi İngilizce öğretmektir.
- His job is to teach English.
Tom öğretmenlik yapmaktan sıkıldı ve yeni bir iş aradı.
- Tom became bored with teaching and he looked for a new job.
Tom öğretmenlik yapmak için Boston'a gitti.
- Tom has gone to Boston to teach.
Yumi öğretmen olacak.
- Yumi will become a teacher.
Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
- I know that you're a teacher.
Boston'daki erkek kardeşim öğretmen olmak için öğrenim görüyor.
- My brother in Boston is studying to become a teacher.
Öğretmen onun yok olduğunu göstermek için onun adının yanına bir işaret koydu.
- The teacher put a mark next to his name to show that he was absent.
Than Sir Launcelot armed hym and toke his horse, and so he was taughte to the abbey.