to set; to settle; to establish

listen to the pronunciation of to set; to settle; to establish
English - Turkish

Definition of to set; to settle; to establish in English Turkish dictionary

state
{i} hal

Gelişmiş bir ülke olsa bile Abd'de hala bazı çok yoksul insanlar var. - Even though the United States is a developed country, it still has some very poor people.

Birleşik Devletler halkı İngilizce konuşur. - People in the United States speak English.

state
haleti ruhiye
state
ifade etmek

Kendi görüşlerinizi ifade etmekte özgürsünüz. - You are at liberty to state your own views.

state
{i} evre
state
debdebe
state
vaziyet
state
ayıtmak
state
tantana
state
{f} belirtmek

Onun bir dahi olduğunu belirtmek abartı değildir. - It's not an exaggeration to state that he is a genius.

state
{i} durum

Hokkaido kısmı hâlâ doğal durumunda duruyor. - Part of Hokkaido still remains in its natural state.

Bugünkü durumundan memnundur. - He is content with his present state.

state
{i} devlet

Washington, Amerika Birleşik Devletleri'nin başkentidir. - Washington is the capital of the United States.

1860'ta Lincoln, Birleşik Devletler başkanlığına seçildi. - In 1860, Lincoln was elected President of the United States.

state
{s} devlete ait
state
{i} alem
state
{s} özel

ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir. - The private colleges and universities of the United States are autonomous.

state
{i} koşul
state
{f} bildirmek
state
{f} söylemek
state
ihtişam
English - English
state
to set; to settle; to establish
Favorites