Tom ve Mary her ikisi de hâlâ bekar.
- Tom and Mary are both still single.
Tom'un bekar olup olmadığından şüpheliyim.
- I doubt if Tom is single.
Japonya'da neredeyse tüm yollar tek şerittir.
- In Japan almost all roads are single lane.
Gökyüzünde tek bir bulut yok.
- There isn't a single cloud in the sky.
Tek bir kelime bile etmeden ayrıldı.
- She left without saying even a single word.
Benim tek bir düşmanım yok.
- I don't have a single enemy.
Tanrı, dünyayı gerçekten tek bir günde mi yarattı?
- Did God really create the earth in a single day?
Benim tek bir düşmanım yok.
- I don't have a single enemy.
Tek kişilik oda rezervasyonu yaptırmak istiyorum.
- I'd like to reserve a single room.
Tek kişilik oda istiyor musunuz?
- Do you want a single room?
Tek kişilik banyolu ada, lütfen.
- A single room with bath, please.
Tek kişilik bir oda ister misin?
- Would you like a single room?