to separate; to divide

listen to the pronunciation of to separate; to divide
English - Turkish

Definition of to separate; to divide in English Turkish dictionary

shed
baraka

Onlar ya barakada ya da mağarada. - They're either in the shed or in the den.

shed
{i} kulübe

Onların bir kulübesi yok. - They don't have a shed.

Kulübede bir tırmık bulacaksınız. - You'll find a rake in the shed.

shed
{f} akıtmak
shed
kan akıtmak
shed
shed blood kan dökmek
shed
{f} değiştirmek (deri)
shed
geçirmemek (su)
shed
{f} yaymak
shed
{f} dök

Sadece heyecan olsun diye masum kanı döktü. - He shed innocent blood just for kicks.

Kızlar, romanı okuduktan sonra gözyaşı döktüler. - The girls shed tears after reading the novel.

shed
çıkarmak
shed
(Çiçek, yaprak) dökmek

A tree sheds leaves in autumn.

shed
hangar/kulübe
shed
(isim) baraka, kulübe, sundurma, ahır, hangar, odunluk
shed
{f} (su) geçirmemek
shed
önle/saç/dök
shed
{i} ahır

Norveç'in çok sayıda boş sığır ahırları var. - Norway has many old empty cattle sheds.

shed
dağıtmak
shed
{f} (shed, --ding)
English - English
shed
to separate; to divide
Favorites