to see, find; to pick out, notice, locate or identify

listen to the pronunciation of to see, find; to pick out, notice, locate or identify
English - Turkish

Definition of to see, find; to pick out, notice, locate or identify in English Turkish dictionary

spot
{f} lekelemek; leke yapmak
spot
{f} seçmek
spot
projektör
spot
{f} yerine koymak
spot
çiselemek
spot
alacalamak
spot
{f} lekelenmek
spot
mahal

Leyla'nın arabası en son Sami'nin öldürülmesinden bir gün önce mahallede fark edildi. - Layla's car was last spotted in the neighborhood a day before Sami's murder.

spot
benek

Bir leopar beneklerini değiştiremez. - A leopard cannot change his spots.

Cildindeki bu benekler nedir? - What are those spots on your skin?

spot
çekit
spot
mahkûmiyet
spot
güç durum
spot
bulmak
spot
{f} benek benek olmak
spot
(sıfat) peşin para ile yapılan, hemen teslim edilen
spot
{i} sahne ışığı
spot
yerinde olan
spot
{i} spot
spot
{i} reklâm
English - English
spot
to see, find; to pick out, notice, locate or identify
Favorites