Biraz araştırma yapmak zorundayım.
- I have to do a little research.
O, vakıf adına araştırma yapmak için bir burs kazandı.
- He was awarded a scholarship to do research for the foundation.
Aslında onu şimdi araştırıyoruz.
- We're actually researching that right now.
Tom ailesinin geçmişini araştırırken şaşırtıcı sırlar buldu.
- Tom found some skeletons in the cupboard when he was researching his family history.
Bu, onları bir ders kitabı için, bir uygulama için, bir araştırma projesi için, her şey için yeniden serbestçe kullanabileceğin anlamına gelir.
- This means you can reuse them freely for a textbook, for an application, for a research project, for anything!
Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.
- The research institute was established in the late 1960s.
Öğretmen onun itibarsız araştırmasıyla ilgili raporuna dayandırarak ona başarısız notu verdi.
- The teacher gave him a failing grade for basing his report on discredited research.
Araştırma için mevcut az paramız var.
- We have little money available for the research.
Bunu araştırmak için gerçekten daha fazla zaman istiyorum.
- I'd really like more time to research this.