Tüm delegeler, onu onaylamak için oy verdi.
- All the delegates voted to approve it.
İngiltere ile anlaşmayı onaylamak için Senato hızlı davrandı.
- The Senate acted quickly to approve the treaty with Britain.
Ben, öneriyi onaylıyorum.
- I approve the suggestion.
Planı onaylayacak gibi görünmüyorlar.
- They don't seem to approve of the plan.
Tom Mary'nin giyinme tarzını tasvip etmedi.
- Tom didn't approve of the way Mary dressed.
Ben kararı tasvip etmiyorum.
- I don't approve your decision.