Hasarlı saygınlığını onarmayı denedim.
- I tried to repair his damaged prestige.
Hasarlı bagaj için hiç tazminat aldın mı?
- Did you receive any compensation for the damaged luggage?
Zarar görmüş itibarını tamir etmeye çalıştım.
- I tried to repair his damaged prestige.
Çatı fırtınadan zarar görmüştü.
- The roof was damaged by the storm.
Hadi ne kurtarabilirsek kurtaralım.
- Let's salvage what we can.
Sami kariyerini kurtardı.
- Sami salvaged his career.
Kasırga küçük eve hasar verdi.
- The hurricane damaged the small house.
Rock grubu otel odasına hasar verdi.
- The rock band damaged the hotel room.
Bu skandal, şirketimizin kamuoyundaki imajına ciddi olarak zarar verdi.
- This scandal has severely damaged the public image of our company.
Kuraklık oradaki tüm ürünlere zarar verdi.
- The drought damaged all the crops there.