to run about and tattle; to tell idle tales

listen to the pronunciation of to run about and tattle; to tell idle tales
English - Turkish

Definition of to run about and tattle; to tell idle tales in English Turkish dictionary

gossip
{i} dedikodu

Dedikoduyla meşgul olacak zamanım yok. - I have no time to engage in gossip.

Dedikoduya çok düşkündür. - She is very fond of gossip.

gossip
{i} dedikoducu kimse
gossip
laf yetiştirmek
gossip
kaynatmak
gossip
gıybet
gossip
dedikoducu

O bir müzmin dedikoducu. - She is a confirmed gossip.

Dünya dedikoducular ve yalancılarla dolu. - The world is full of gossipers and liars.

gossip
çene çalma
gossip
dedikodu yap

Tom, dedikodu yapacak biri değil. - Tom isn't one to gossip.

Her zaman dedikodu yapar. - He's always gossiping.

gossip
{f} dedikodu yapmak

İnsanlar dedikodu yapmaktan hoşlanır. - People like gossiping.

gossip
dedikodu etmek
gossip
dedikoducu/dedikodu
gossip
{i} hoşbeş
gossip
{i} gevezelik
gossip
{f} çene çalmak
gossip
{f} gevezelik etmek
gossip
boş laf
English - English
gossip
to run about and tattle; to tell idle tales
Favorites