Bir kez daha çağrı yapmaya çalışalım.
- Let's try to make the call once more.
Ona uğramadan önce onun evde olup olmadığından emin olsan iyi olur.
- You had better make sure that he is at home, before you call on him.
Bazen sana uğramamın bir sakıncası var mı? Hayır, hiç.
- Do you mind if I call on you sometime? No, not at all.
Her şeyden önce, Jim'i ziyaret etmek zorundayım.
- First of all, I have to call on Jim.
Bir gün seni ziyaret etmek istiyorum.
- I would like to call on you one of these days.
Ona ya bana uğramasını ya da beni aramasını söyle.
- Tell him either to call on me or to ring me up.
Hava güzel olursa, sana yarın uğrayacağım.
- I will call on your tomorrow, weather permitting.
O, planı gerçekleştirmek için bütün deneyimine başvurmak zorunda kaldı.
- He had to call on all his experience to carry out the plan.
De Gaulle called on the military to break with their hierarchical superiors and on the other French citizens to distance themselves from their government.