O, otelden çok uzakta değildir.
- It is not far away from the hotel.
Karım uzaktayken zor durumdaydım.
- I am inconvenienced when my wife is away.
Ne yazık ki Tom'u serbest bırakmak zorunda kalacaksın.
- I'm afraid you're going to have to release Tom.
Tom üç ay önce hapishaneden tahliye edildi.
- Tom was released from prison three months ago.
Tom bugün ceza evinden tahliye ediliyor.
- Tom is being released from prison today.
O köpeği serbest bırakmayın.
- Don't release that dog.
Rehineleri serbest bırakmayı reddettiler.
- They refused to release the hostages.
O köpeği serbest bırakmayın.
- Don't release that dog.
O tutukluyu serbest bırakmayın.
- Don't release that prisoner.
Ne yazık ki Tom'u serbest bırakmak zorunda kalacaksın.
- I'm afraid you're going to have to release Tom.
Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.
- The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat.
Hayvanları kafeslerinden azat et.
- Release the animals from the cages.
Tom o yokken Mary'nin onun eviyle ilgileneceğine güvenemiyor.
- Tom can't trust Mary to look after his house while he's away.
Derhal yatmaya gitsen iyi olur, yoksa soğuk algınlığın daha da kötüleşir.
- You had better go to bed right away, or your cold will get worse.
Bir an önce onu kullanmak istediğimi bildiğin halde niçin tavuğu böyle alması zor bir yere koydun?
- Why did you put the chicken in such a difficult place to get when you knew that I wanted to use it right away?
Uzak bir yere gidelim.
- Let's go somewhere far away.
Lütfen buradan uzaklaş ve canımı sıkmayı bırak.
- Please go away and stop annoying me.
Beni buradan uzaklaştıracak bir tekne istiyorum.
- I want a boat that'll take me far away from here.
Onun ayağını tuzaktan kurtarmak imkansız.
- It's impossible to release his foot from the trap.
Tüm öğleden sonra durmadan uyudum.
- I slept the whole afternoon away.
Onun ayağını tuzaktan kurtarmak imkansız.
- It's impossible to release his foot from the trap.
Dan Brown 1998 yılında Dijital Kaleyi yayınlandı. O, beş yıl sonra başka bir best seller Da Vinci Şifresini tamamlandı.
- In 1998, Dan Brown released Digital Fortress. Five years later he completed another best seller, The Da Vinci Code.
Süper Mario Kardeşler otuz sene önce yayınlanmıştı.
- Super Mario Bros. was released thirty years ago.
O köpeği serbest bırakmayın.
- Don't release that dog.
İran Amerikalı kadının serbest bırakılmasına karşı çıkıyor.
- Iran balks at release of American woman.
His suggestion uncorked a whirlwind.
Anchors away!.
The students were let out of school early.
He released his grasp on the lever.
If you continue to use abusive language, I will need to release the call.
They released the new product later than intended.
They released thousands of gallons of water into the river each month.
... our diplomats being threatened, Governor Romney put out a press release, trying to make political ...
... experience with the release of Born This Way that takes them ...