to regulate the food of (someone); to put on a diet

listen to the pronunciation of to regulate the food of (someone); to put on a diet
English - Turkish

Definition of to regulate the food of (someone); to put on a diet in English Turkish dictionary

diet
{i} diyet

Ailesinin dengeli bir diyet yaptığından emin. - She makes sure that her family eats a balanced diet.

Doktor diyet yapmam için talimat verdi. - The doctor instructed me to go on a diet.

diet
{i} perhiz

Perhize başladığımdan beri çok kilo kaybettim. - I've lost a lot of weight since I've been on a diet.

diet
{i} beslenme biçimi
diet
{i} beslenme düzeni
diet
(Denizbilim) besindüzen
diet
(Biyokimya) besidüzen
diet
{i} gıda
diet
gıda rejimi
diet
rejim yapmak
diet
yiyecek

Çoğumuz dengeli yiyecek yemeyiz. - Most of us don't eat a balanced diet.

Japonya'da ana yiyecek pirinçtir. - The main diet in Japan is rice.

diet
rejim

Benimle bir rejime başlamak ister misin? - Do you want to go on a diet with me?

Ben sıkı bir diyet rejimine bağlı kalıyorum. - I am adhering to a strict diet regimen.

diet
perhiz yapmak
diet
rej

Çok şişman olduğun için bir rejime başlamalısın. - You must go on a diet because you are too fat.

Ben sıkı bir diyet rejimine bağlı kalıyorum. - I am adhering to a strict diet regimen.

diet
be on a diet perhiz yapmak
diet
(isim) diyet, beslenme düzeni, gıda, rejim, perhiz; kurultay, meclis, oturum
diet
diyet,v.diyet yap: n.diyet
diet
{f} perhiz vermek
English - English
diet

they will diet themselves, feed and live alone.

to regulate the food of (someone); to put on a diet
Favorites