O mallarının fiyatını düşürmek zorunda kaldı.
- He had to reduce the price of his wares.
Muhalefet partisi gelir vergisini düşürmek için bir yasa tasarısı sundu.
- The opposition party put forward a bill to reduce income tax.
O ithalatta vergi azaltmak istedi.
- He wanted to reduce the tax on imports.
Bu şirket çevresel kaplama alanını azaltmak için yeni teknolojiler kullanıyor.
- This company is using new technologies to reduce its environmental footprint.
Enerji talebini azaltmalıyız.
- We must reduce energy demand.
Bu ay masraflarımı azaltmak zorundayım.
- I have to reduce my expenses this month.
Maliyetleri düşürmeye çalışmalıyız.
- We must try to bring down costs.
Lütfen müziğin sesini azaltır mısın?
- Can you please reduce the volume of the music?
Doktor Tom'a kırmızı et tüketimini azaltmasını söyledi.
- The doctor told Tom to reduce his red meat consumption.
The latest budget reforms are intended to bring down the level of inflation.''.
... lives and reduce health care costs for decades to come ...
... demand that people have to live in decent housing, we could reduce the size of the slums. ...