Rose hava kabarcıkları üflüyordu.
- Rose was blowing bubbles.
Çocuklar kabarcıklar üflüyor.
- The children are blowing bubbles.
O yüzüme bir yumruk attı.
- He dealt me a blow in the face.
Bizi yumruk yumruğa getiren neydi?
- What made us come to blows?
Bu beni hâlâ şok ediyor.
- It still blows my mind.
We blew an opportunity to get benign corporate sponsorship.