to receive money that will later have to be paid back (usually plus interest)

listen to the pronunciation of to receive money that will later have to be paid back (usually plus interest)
English - Turkish

Definition of to receive money that will later have to be paid back (usually plus interest) in English Turkish dictionary

borrow
{f} ödünç almak

Senden elli dolar ödünç almak istiyorum. - I would like to borrow fifty dollars from you.

Kimin bisikletini ödünç almak istedin? - Whose bicycle did you want to borrow?

borrow
{f} mat. (çıkarma işleminde) ödünç almak
borrow
(Çevre) alıntı

Bu sözcük Fransızcadan alıntı yapılmıştır. - This word was borrowed from French.

borrow
(Ticaret) borçlanmak

Borçlanmaktan nefret ediyorum. - I hate borrowing money.

borrow
(Kanun,Osmanlıca) istikraz etmek
borrow
(Ticaret) ödünç alma

Tom'un arabasını ödünç almamalıydın. - You shouldn't have borrowed Tom's car.

O, şeyleri asla ödünç almaz ya da vermez. - He never borrows nor lends things.

borrow
ödünç

Mary, kız kardeşinin elbiselerini ödünç almasına izin vermez. - Mary does not let her sister borrow her clothes.

Arabanı ödünç alabilir miyim? - Would you mind if I borrowed your car?

borrow
(Ticaret) borçlanma

Borçlanmaktan nefret ediyorum. - I hate borrowing money.

borrow
(Dilbilim,Teknik) ödünçleme
borrow
borç almak

Araba almak için borç almak zorunda kaldım. - I had to borrow money to purchase the car.

borrow
ödünç al

Arabanı ödünç alabilir miyim? - Can I borrow your car?

Arkadaşımdan sözlüğü ödünç aldım. - I borrowed the dictionary from my friend.

borrow
borç al,ödünç al
borrow
borrowingbaşka bir dilden alınan kelime veya deyim
borrow
{f} almak

Senden elli dolar ödünç almak istiyorum. - I would like to borrow fifty dollars from you.

Tom arabanı ödünç almak istiyorum. - Tom wants to borrow your car.

borrow
{f} alıntı yapmak
borrow
ödunç almak borrow trouble önceden tasasını çekmek
English - English
borrow
to receive money that will later have to be paid back (usually plus interest)
Favorites