to rebel; to go against something formerly tolerated

listen to the pronunciation of to rebel; to go against something formerly tolerated
English - Turkish

Definition of to rebel; to go against something formerly tolerated in English Turkish dictionary

turn
açmak

Radyoyu açmak için butona bastım. - I pressed the button to turn the radio on.

Tom topuzu çevirdi ve açmak için kapıyı itti. - Tom turned the knob and pushed the door open.

turn
{f} dön

Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim. - Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago.

Sana sağa dönmeni emrediyorum - I order you to turn right.

turn
kıvırmak
turn
büklüm
turn
sapmak
turn
sürpriz
turn
heyecan

O, bu elbiseyi giydiği zaman beni heyecanlandırır. - He turns me on when he wears those clothes.

O, aşkını heyecanlandırdı. - She turned on her lover.

turn
dönmek

Şimdi geri dönmek için çok geç. - It's too late to turn back now.

Geri dönmek için çok geç. - It's too late to turn back.

turn
döndürmek

Direksiyonu döndürmek arabayı döndürür. - Turning the steering wheel makes the car turn.

turn
değişim
turn
sıra

Sonunda onun sırasıydı. - It was her turn at last.

Odayı temizleme sırası benimdi. - It was my turn to clean the room.

turn
katlamak
turn
dönemeç
turn
{i} dönüş

Mart 1841 sonlarına doğru onun soğuk algınlığı pnömoniye dönüştü. - Late in March 1841, his cold turned into pneumonia.

Modern bilim birçok olanaksızlıkları olanaklı hale dönüştürmüştür. - Modern science has turned many impossibilities into possibilities.

turn
yön değiştirme
turn
yönelme
turn
{f} ekşimek
turn
istidat
turn
(Askeri) DÖNÜŞ: Bir uçağın, istikamet değiştirmek için yaptığı manevra
English - English
turn
to rebel; to go against something formerly tolerated
Favorites