Bana ders anlatmak zorunda değilsin.
- You don't have to lecture me.
Çok az sayıda kişi derse geldi.
- Few people came to the lecture.
Onun dersleri korkunç sıkıcı.
- His lectures are terribly boring.
Ben edebiyat üzerine ders vereceğim.
- I will lecture on literature.
Senin tarafından ders verilmem gerekmiyor.
- I don't need to be lectured by you.
Sadece örgütlenmemiş okutmanlardan nefret etmiyor musunuz?
- Don't you just hate unorganized lecturers?
Okutman döndüğünde o gizlice sınıftan kaçtı.
- When the lecturer turned round, he sneaked out of the classroom.