Eğer her kullanıcı Tatoeba'ya günde yirmi ilave yaparsa, Noel'e kadar bir milyon cümleye ulaşmak mümkün olabilir.
- If every user added twenty a day to Tatoeba, it might be possible to reach one million sentences by Christmas.
O, kıyıya ulaşmak için aşırı derecede çaba sarfetti.
- He made desperate efforts to reach the shore.
Yokohama'ya erişmek iki saatimi aldı.
- It took me two hours to reach Yokohama.
Saniyede 17 km hızla dünyadan en yakın ikinci yıldız olan Proxima Centauri'ye varmak yaklaşık 75.000 yıl alır.
- At a speed of 17 km/sec, it would take about 75,000 years to reach Proxima Centauri, the second nearest star from Earth.
Varmak istediğiniz yere ulaştınız.
- You have reached your destination.
Yokohama'ya erişmek iki saatimi aldı.
- It took me two hours to reach Yokohama.
Düşman kasabaya ulaşmadan önce, onların ilerlemesini durdurun.
- Check the enemy's progress before they reach the town.
Altı saatlik tırmanıştan sonra, nihayet dağın zirvesine ulaşmayı başardık.
- After six hours' climbing, we finally succeeded in reaching the top of the mountain.
Hava kararmadan önce Londra'ya ulaşacağız.
- We will reach London before dark.
O,tepeye ulaşamayacak kadar çok kısadır
- She's too short to reach the top.
Tom üst rafa yetişmek için çok kısaydı.
- Tom was too short to reach the top shelf.
Tom Mary'ye dokunmak için uzandı.
- Tom reached out to touch Mary.
Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.
- They tried very hard to gain an advantage over one another.
Perry Drake'den bilgi almaya karar verdi.
- Perry decided to gain information from Drake.
Bugün Dow Jones ortalama iki puanlık artış ilan etti.
- The Dow Jones average posted a gain of two points today.
Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.
- We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.
Tom'a ulaşmak için bir yol bulmak zorundayız.
- We have to find a way to reach Tom.
Bu kitabın onun kavrayışının ötesinde olduğunu düşünüyorum.
- I think this book is beyond his reach.
Acele etsek iyi olur yoksa biz kamp alanına ulaşmadan önce fırtınaya yakalanırız.
- We had better hurry or we'll be caught in the storm before we reach the camping site.
Onlar kazların beslendiği alana ulaştığında, o oturdu ve saf altın rengi olan saçını açtı.
- When they had reached the common where the geese fed, she sat down and unloosed her hair, which was of pure gold.
O, kitabı almak için uzandı.
- He reached out for the book.
Masanın üzerinden uzandı ve elimi sıktı.
- He reached across the table and shook my hand.
O yirmi yaşına ulaşıncaya kadar bir şarkıcı olmaya karar vermedi.
- She did not decide to be a singer until she reached the age of twenty.
İnsanlar yaralı adamın etrafına toplandılar fakat doktor olay yerine yaklaştığında ona yol verdiler.
- The people crowded round the injured man, but they made way for the doctor when he reached the scene of the accident.
The Thembu tribe reaches back for twenty generations to King Zwide.
Reach for your dreams.
In 3 years, he reached the position of manager.
... will never reach the same volume as advertising revenues ...
... that comes within the reach of any news organization ...