Anladığım kadarıyla gökkuşağı görmek istiyorsanız yağmura katlanmak zorundasınız.
- The way I see it, if you want the rainbow, you gotta put up with the rain.
Ona katlanmaktan başka seçimimiz yoktu.
- We had no choice except to put up with it.
O, Marilyn Monroe'ya acayip bir benzerlik taşımaktadır.
- She bears an uncanny resemblance to Marilyn Monroe.
Bu mevduat yüzde üç faiz taşımaktadır.
- This deposit bears three percent interest.
Ayı tamamen uysal ve ısırmaz.
- The bear is quite tame and doesn't bite.
Ben çocukken, komşuları korkutmak için bir evcil kahverengi ayım olsun istedim.
- When I was little, I wanted to have a pet brown bear to scare my neighbors.
Tom'un sineye çekmekten başka seçeneği yoktu.
- Tom had no choice but to grin and bear it.
I put up with a lot of nonsense, but this is too much.