to put out of favor; to dismiss with dishonor

listen to the pronunciation of to put out of favor; to dismiss with dishonor
English - Turkish

Definition of to put out of favor; to dismiss with dishonor in English Turkish dictionary

disgrace
{i} rezalet

Tom, sen bir rezaletsin. - Tom, you're a disgrace.

Bu bizim aile için bir rezalet. - It's a disgrace to our family!

disgrace
{i} yüz karası

Bu gecekondular kent için bir yüz karasıdır. - These slums are a disgrace to the city.

Tom ailesi için bir yüz karasıdır. - Tom is a disgrace to his family.

disgrace
{i} gözden düşme, itibardan düşme
disgrace
itibardan düşme
disgrace
kepaze etmek
disgrace
küçültmek
disgrace
itibardan düşürmek
disgrace
ayıp olmak
put out of
hariç tutmak
disgrace
küçük düşürmek
disgrace
gözden düşürücü şey
disgrace
{f} rezil et

Kendini rezil etmektense ölmeyi tercih eder. - He would rather die than disgrace himself.

O bir yalan söyleyerek kendini rezil etti. - He disgraced himself by telling a lie.

disgrace
biabır etmek
disgrace
rezil etmek

Kendimi rezil etmektense ölmeyi tercih ettim. - I would rather die than disgrace myself.

Kendini rezil etmektense ölmeyi tercih eder. - He would rather die than disgrace himself.

to put out
söndürmek için
disgrace
{i} utanç

Bunun utanç verici olduğunu düşünüyorum. - I think it's disgraceful.

Utanç içinde yaşamaktansa öldürülmeyi tercih ederim. - I would rather be killed than live in disgrace.

disgrace
{i} rezalet, yüzkarası
disgrace
utanç verici bir durumda olmak
disgrace
rezil

Kendimi rezil etmektense ölmeyi tercih ettim. - I would rather die than disgrace myself.

Onlar, oğullarının vahşi davranışlarıyla kendilerini rezil hissettiler. - They felt disgraced by their son's wild behavior.

disgrace
be in disgrace gözden düşmüş olmak
disgrace
disgrace ful çok ayıp
put out of
dışında bırakmak
put out of
katmamak
put out of
hariç bırakmak
English - English
disgrace
To put out
dout