Zenginlerin fakirler kadar sorunu vardır.
- The rich have trouble as well as the poor.
Zenginlerin fakirler kadar sorunları vardır.
- The rich have troubles as well as the poor.
O her zaman başı dertte olan insanlara yardım etmeye hazırdı.
- He was always ready to help people in trouble.
Başı dertte iken benden yardım istedi.
- She asked me for help when she was in trouble.
Bana kitabı gönderme zahmetinde bulundu.
- He took the trouble to send me the book.
O, arkadaşını havaalanında karşılama zahmetine katlandı.
- She took the trouble to meet her friend at the airport.
İşle ilgili biraz sorunum var.
- I had some trouble with the work.
Karanlıktı, bu yüzden Tom cadde işaretini okumada sıkıntı çekti.
- It was dark, so Tom had trouble reading the street sign.
Onlar bize çok az sıkıntı verdi.
- They gave us very little trouble.
Bakar bakmaz bir sıkıntısı olduğunu anlamıştım.
- I could tell at a glance that she was in trouble.
Sana zorluk çıkarmak istemiyorum.
- I don't want to trouble you.
Nefes almada zorluk çekiyorum.
- I've been having trouble breathing.