to put inconvenience; to incommode; to trouble

listen to the pronunciation of to put inconvenience; to incommode; to trouble
English - Turkish

Definition of to put inconvenience; to incommode; to trouble in English Turkish dictionary

discontinue
devam etmemek
discontinue
arkası kesilmek
discontinue
kullanımdan kalkmak
discontinue
durdurmak
discontinue
durmak
discontinue
bırakmak
discontented
{s} memnuniyetsiz

Onlar memnuniyetsizdi. - They were discontented.

discontented
mutsuz
discontented
{s} hoşnutsuz

Onun liseden beri çıktığı bir erkek arkadaşı var ama o onların ilişkilerinin tekdüze olduğunu hissediyor, bu yüzden o hoşnutsuz oldu. - She has a boyfriend she's been going out with since high school, but she feels their relationship is in a rut, so she's become discontented.

Tom hoşnutsuz görünüyor. - Tom seems discontented.

discontinue
{f} kesmek
discontinue
(fiil) kesmek, durdurmak, ara vermek, son vermek, bırakmak, sona ermek, durmak, devam etmemek
discontinue
tatil etmek
discontinue
{f} sona ermek
discontinue
(Askeri) İSMEN LAĞVETMEK: Teşkil edilmemiş bir birliğin ismini ve numarasını resmi emirle, Kara Kuvvetlerinin yürürlükteki kayıtlarından çıkarmak. Bak. "disband"
discontinue
{f} son vermek