to put in order; to sort; to tidy up

listen to the pronunciation of to put in order; to sort; to tidy up
English - Turkish

Definition of to put in order; to sort; to tidy up in English Turkish dictionary

straighten
düzeltmek

Onu düzeltmek için bitkiye bir çubuk bağladım. - I tied a stick to the plant to straighten it.

İşlerimi düzeltmek yaklaşık bir hafta alacak. - It'll take about a week to straighten out my affairs.

straighten
{f} düzleştirmek

Mary saçlarını düzleştirmek için bir ütü kullandı. - Mary used a flat iron to straighten her hair.

straighten
düzlemek
straighten
straighten out düzeltmek
straighten
düzelmek
straighten
çözmek
straighten
düzelt

Tom kravatını düzeltti. - Tom straightened his tie.

Tom kravatındaki düğümü düzeltti. - Tom straightened the knot on his tie.

straighten
doğrulmak
straighten
{f} kalkmak
straighten
{f} yoluna koymak
straighten
{f} yoluna girmek
straighten
straighten düzel/düzelt
straighten
straighten up düzeltmek
straighten
dürüst yola dönmek
straighten
f doğrultmak
straighten
ıslah olmak
straighten
{f} doğrultmak
straighten
(fiil) düzeltmek, doğrultmak, yoluna koymak, doğrusunu açıklamak, düzelmek, düzleştirmek, yoluna girmek, doğrulmak, kalkmak
English - English
straighten