to put an end to; to do away with

listen to the pronunciation of to put an end to; to do away with
English - Turkish

Definition of to put an end to; to do away with in English Turkish dictionary

put an end
son vermek

Bilim adamları AIDS'e son vermek için harıl harıl çalışıyorlar. - Scientists are working hard to put an end to AIDS.

Onların hararetli tartışmaya bir son vermek için boşuna uğraştı. - He tried in vain to put an end to their heated discussion.

abate
sağ
abate
zayıflamak
abate
aşağı varmak
abate
indirmek
abate
hafiflemek
abate
ortadan kaldırmak
abate
zayıflatmak
abate
aşağı salmak
abate
tenzil etmek
put an end
son verdi
put an end
(Bir) son vermek
abate
{f} azalmak; hafiflemek: The wind had abated. Rüzgâr hafiflemişti
abate
{f} azaltmak
abate
abate hafifle
abate
(Tıp) Azaltmak, dindirmek (ağrı); Azalmak, dinmek, hafiflemek
abate
(Mukavele) indirmek, azaltmak, hafifletmek
abate
(Askeri) Ceza indirimi yapmak,azaltmak
abate
kesilmiş yahut indirilmiş meblâğ
abate
{f} azaltmak; hafifletmek: This will abate the fever. Bu ateşi düşürür
abate
(fiil) azaltmak, yatıştırmak, dindirmek, hafiflemek, azalmak; (bir haberin/yayının) çıkmasını yasaklamak (Hukuk)
English - English
abrogate
abate

to abate a writ.

to put an end to; to do away with
Favorites