John, zil çalar çalmaz ayağa fırladı.
- John jumped to his feet the moment the bell rang.
Zil öğle saatinde çalar.
- The bell rings at noon.
Turnalar yuvalarını kilisenin çan kulelerine yapmaya eğilimliler.
- The cranes tend to make their nests in the bell towers of churches.
Kilise çanını her sabah duyabiliriz.
- We can hear the church bell every morning.