to pursue (a career, especially law, fine art or medicine)

listen to the pronunciation of to pursue (a career, especially law, fine art or medicine)
English - Turkish

Definition of to pursue (a career, especially law, fine art or medicine) in English Turkish dictionary

practice
{i} pratik

Tom Mary'ye tubasını başka bir yerde pratik yapmasını söyledi. - Tom told Mary to practice her tuba somewhere else.

Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte, var. - In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is.

practice
{i} alıştırma

İkinci bir dil öğrenmek birçok alıştırma gerektirir. - Learning a second language requires a lot of practice.

Alıştırma mükemmel yapar. - Practice makes perfect.

practice
{i} idman

Tom takım idmanını izledi. - Tom watched the team practice.

practice
(Ticaret) mesleğin yapılması
practice
avukata gelen müvekkiller
practice
(Kanun) tatbik etmek
practice
idman yapmak
practice
{f} (bir maharet, yetenek v.b.'ni geliştirmek için) çalışmak, pratik yapmak, egzersiz yapmak: You must practice the piano every day for one
practice
{i} usul
practice
bkz.practise
practice
eylem
practice
{f} dolap çevirmek
practice
{f} gerçekleştirmek
practice
(Tıp) Pratik, egzersiz
practice
{i} tiy
practice
{f} deneyim kazanmak
practice
antreman

Tom, çocuklarını futbol antremanına götürdü. - Tom drove his children to soccer practice.

practice
{f} uygulmak
practice
practise tatbikat
practice
{i} ısınma
English - English
practise

She practised law for forty years before retiring.

practice

She practiced law for forty years before retiring.

to pursue (a career, especially law, fine art or medicine)
Favorites