to provide with news

listen to the pronunciation of to provide with news
English - Turkish

Definition of to provide with news in English Turkish dictionary

catch up
yetişmek

Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım. - I quickened my steps to catch up with her.

Sally iki haftadır okulda yok, bu yüzden sınıfa yetişmek için çok sıkı çalışmak zorunda. - Sally was absent from school for two weeks, so she has to work hard to catch up with her class.

catch up
(deyim) catch up(on /with sth.) yetismek,geri kalmamak
catch up
(Bilgisayar) yakala

Tom'u yakalamaya çalışmalıyım. - I should try to catch up with Tom.

Tabii ki yakalamak istiyorum! - Of course I want to catch up!

catch up
yetiş

Sen ilerle ve ben sana daha sonra yetişirim. - You walk on and I will catch up with you later.

Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım. - I had to run to catch up with Tom.

catch up
on (arada olup biteni) öğrenmek
catch up
catch up with: -e yetişmek: "He's so far ahead of me İ can't possibly catch up with him. - Benden o kadar ileride ki ona yetişmemin imkânı yok."
catch up
catch up on: (arada olup biteni) öğrenmek
catch up
on (biriken işleri, ertelenmiş veya ihmal edilmiş bir işi) yapmak
catch up
with: -e yetişmek: "He's so far ahead of me İ can't possibly catch up with him. - Benden o kadar ileride ki ona yetişmemin imkânı yok."
catch up
on: (biriken işleri, ertelenmiş veya ihmal edilmiş bir işi) yapmak
catch up
catch up on: (biriken işleri, ertelenmiş veya ihmal edilmiş bir işi) yapmak
catch up
on: (arada olup biteni) öğrenmek
catch up
büyülemek
catch up
with -e yetişmek: He's so far ahead of me I can't possibly catch up with him. Benden o kadar ileride ki ona yetişmemin imkânı yok
catch up
etkilemek
catch up
bilgilendirmek
catch up
kapıp kaçmak
catch up
geri kalmamak
catch up
on
English - English
catch up
to provide with news

    Hyphenation

    to pro·vide with news

    Turkish pronunciation

    tı prıvayd wîdh nyuz

    Pronunciation

    /tə prəˈvīd wəᴛʜ ˈnyo͞oz/ /tə prəˈvaɪd wɪð ˈnjuːz/
Favorites