Tekstil fabrikasının pencereleri demir çubuklarla donatılmış bu yüzden fabrikada yangın çıktığında işçilerden çoğu öldü.
- The textile factory's windows are fitted with iron bars so when a fire broke out inside the factory, most of the workers died.
Okulun kıyafet kodu saçınızı doğal olmayan bir rengi boyamanızı yasaklıyor.
- The school's dress code prohibits dyeing your hair a non-natural color.
Kanun, reşit olmayanların sigara içmesini yasaklıyor.
- The law prohibits minors from smoking.
Ebeveynlerim Tom'u tekrar görmemi yasakladılar.
- My parents prohibited me from seeing Tom again.
Silah ihracatı yasaklandı.
- The export of arms was prohibited.
Bariyerde biletini göster.
- Show your ticket at the barrier.
Tom dün üç kalıp sabun aldı.
- Tom bought three bars of soap yesterday.
O bir kalıp sabun tüketti.
- She used up a bar of soap.
Ebeveynlerim Tom'u tekrar görmemi yasakladılar.
- My parents prohibited me from seeing Tom again.
Silah ihracatı yasaklandı.
- Weapons export was prohibited.
Kapıyı sürgüleyip kilitledik.
- We barred the door and locked it.
İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?
- An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what?
Mahkûm iki aydır parmaklıklar arkasındaydı.
- The prisoner was behind bars for two months.
Tom uzun süredir demir parmaklıkların arkasında.
- Tom has been behind bars for a very long time.
Winston bir faniydi ama gençlik yıllarında Mars kolonisi Barsoom'a göç etti.
- Winston was an earthborn, but he emigrated to the Martian colony Barsoom in his teenage years.
Sol kolumu zar zor bükebiliyorum.
- I can barely bend my left arm.
I couldn't get into the nightclub because I had been barred.
The restaurant prohibits smoking on the patio.