to produce, in bell ringing, a clam or clangor; to cause to clang

listen to the pronunciation of to produce, in bell ringing, a clam or clangor; to cause to clang
English - Turkish

Definition of to produce, in bell ringing, a clam or clangor; to cause to clang in English Turkish dictionary

clam
{i} midye

Deniz tarağı, midye ve istiridyelerin kabukları vardır. - Clams, mussels and oysters have shells.

clam
{f} yapış
clam
deniztarağı
clam
(up ile) gıkını çıkarmamak
clam
(argo) Amerikan doları
clam
tarak
clam
deniz tarağı pişirilip yenen bir piknik
clam
{i} şamatalı toplantı
clam
{i} istiridye

Deniz samuru, sırtüstü yüzerken istiridye yemeyi seviyor. - Sea otters love to eat clams while swimming on their backs.

Deniz tarağı, midye ve istiridyelerin kabukları vardır. - Clams, mussels and oysters have shells.

clam
susmak
clam
{i} neşeli parti
clam
sessiz ve içine kapanık kimse
clam
clamshell i tarak kabuğu
clam
çift çeneli kova
clam
(isim) istiridye, deniz tarağı; içine kapanık kimse; neşeli parti, şamatalı toplantı
clam
i., zool. tarak, deniz tarağı
clam
deniztarağı,v.yapış: n.midye
clam
gıkını çıkarmamak
clam
{i} deniz tarağı

Deniz tarağının en büyük türü dev deniz tarağıdır. - The largest kind of clam is the giant clam.

Tom bir kase deniz tarağı çorbası yedi. - Tom ate a bowl of clam chowder.

English - English
clam
to produce, in bell ringing, a clam or clangor; to cause to clang
Favorites