Bütün yapabileceğiniz Tom için dua etmek.
- Praying for Tom is all you can do.
Dua etmek için dizlerinin üstüne çöktü.
- She went down on her knees to pray.
Bütün okul teklif vermek için elini kaldırdı gibi görünüyordu.
- It seemed like the whole school raised their hand to bid.
Hepimiz Japonya için dua ediyoruz.
- We are all praying for Japan.
Tom kırk yılda bir Tanrı'ya dua eder.
- Tom prays to God once in a blue moon.
Leyla af dilemek için dua etti.
- Layla prayed for forgiveness.
Leyla yalvarmaya başladı.
- Layla started praying.
ben tüm fiyat teklifleri gelene kadar karar vermeyi erteyelim.
- I suggest that we hold off on making a decision until all bids are in.
başka biri var mı teklif veren?
- Is anyone else bidding?
Dua etmek için hepimiz diz çöktük.
- We all knelt down to pray.
Tom ve diğer çiftçiler yağmur için dua etti.
- Tom and the other farmers prayed for rain.
Well, Major, pray tell us your adventures, for you have frightened us dreadfully.
... SOMETIMES I JUST PRAY-PRAY ...
... to pray ...