Ona olan bağlılığımı taahhüt ettim.
- I pledged my loyalty to him.
Tom bunu taahhüt etti.
- Tom has pledged to do that.
Tom bunu taahhüt etti.
- Tom has pledged to do that.
Ona olan bağlılığımı taahhüt ettim.
- I pledged my loyalty to him.
Sigara içmeyi bırakacağıma söz veriyorum.
- I give my pledge that I will quit smoking.
Bunu bir daha asla yapmayacağına dair kendi kendine söz verdi.
- She pledged herself never to do it again.
Tom onu yapmayı vaat etti.
- Tom has pledged to do that.
Belgesel, yoksulların durumuyla ilgili bilinci arttırmayı amaçlıyor.
- The documentary is meant to raise consciousness about the plight of the poor.
... and I actually asked for a pledge from the private sector, ...
... It's going to be part of the pledge special for the public ...