Erken geldi,bu yüzden iyi bir koltuk buldu.
- He came first. Therefore he got a good seat.
Oturduğun koltuktaki boya hâlâ ıslak.
- The paint on the seat on which you are sitting is still wet.
Parti için sandalyeler ayırtıldı.
- The seats were reserved for the party.
Benim sandalyemde oturuyorsun.
- You're sitting in my seat.
Tom sürücünün yerine oturdu ve uzaklaştı.
- Tom got into the driver's seat and drove off.
Tom Mary'ye bir yer ayırdı.
- Tom saved Mary a seat.