Tom açlıktan ölmek istemiyordu.
- Tom didn't want to starve.
Açlıktan ölmek zorunda değiliz.
- We don't have to starve.
Onun emrinde çalışmaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim.
- I would rather starve than work under him.
Bir deri bir kemik açlıktan ölmüş bir kediydi.
- It was a cat starved to skin and bones.