Evin etrafını çevirttik.
- We've got the house surrounded.
Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.
- I saw them surrounding him.
Polis tarafından kuşatıldık.
- We're surrounded by police.
Askerler köyü kuşattı.
- The soldiers surrounded the village.
İngiliz dili bir deniz gibi etrafımızı sarıyor.
- The English language surrounds us like a sea.
Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.
- I saw them surrounding him.
Müzik hayatımızı hava gibi çevreler.
- Music surrounds our lives like air.
Yeni çevreme uyum sağlamayı oldukça zor buldum.
- I found it pretty hard to adjust to my new surroundings.