to obstruct; to render impassable; as, to stop a way, road, or passage

listen to the pronunciation of to obstruct; to render impassable; as, to stop a way, road, or passage
English - Turkish

Definition of to obstruct; to render impassable; as, to stop a way, road, or passage in English Turkish dictionary

stop
eğlenmek
stop
konaklamak
stop
(Bilgisayar) durdurur

Lütfen onu yapmayı durdurur musun? - Would you please stop doing that?

Bana öyle bakmayı durdurur musun? - Would you stop looking at me like that?

stop
ara

Tom arabaya yakından bakmak için durdu. - Tom stopped to take a close look at the car.

Arabayı durdurmaya ve biraz dinlenmeye ne dersin? - How about stopping the car and taking a rest?

stop
tapa

Bu tapa şişeye uymaz. - This stopper does not fit the bottle.

stop
mani olmak
stop
tevakkuf etmek
stop
durdurma

Onu durdurmanın imkansız olduğunu düşündük. - We thought it impossible to stop him.

Jane çikolataya olan tutkusunu durdurmalıdır. - Jane must stop giving way to her desire for chocolate.

stop
tıkamak
stop
durdurmak

Tom döğüşü durdurmak için kesinlikle hiçbir girişimde bulunmadı. - Tom certainly made no attempt to stop the fight.

Japon askeri güçleri durdurmak için çok güçlü görünüyordu. - The Japanese military forces seemed too strong to stop.

stop
bitmek
stop
önlemek
stop
durma

Benim bu saatim asla durmaz. - This watch of mine never stops.

Tren durmadan önce, inmemelisin. - You must not get off the train before it stops.

stop
{i} duraksama
stop
{f} savmak
stop
{i} stop etme
stop
{f} kesilmek
stop
{i} istasyon

Tokyo İstasyonu üçüncü duraktır. - Tokyo Station is the third stop.

Tren o istasyonda durmaz. - The train doesn't stop at that station.

stop
{i} mola; duraklama
stop
{i} duraklama
English - English
stop
to obstruct; to render impassable; as, to stop a way, road, or passage
Favorites