Sana bir uyarıda bulunmak için seninle görüşmek zorunda kaldım.
- I had to see you to give you a warning.
Çok kısa bir uyarı veya açıklama akıllı bir kişi için yeterlidir.
- A very brief warning or explanation is enough for an intelligent person.
Keşke uyarılarını dinleseydim.
- I wish I had listened to your warnings.
Biz herkesi tehlikeyle ilgili uyarmak için bağırdık.
- We shouted in order to warn everyone of the danger.
Seni uyarmak istedim.
- I wanted to warn you.
I phoned to warn him of the rail strike.