Tom'un şivesiyle alay ettim.
- I made fun of Tom's accent.
Şiven çok iyi. Her zaman İngiliz diye geçinebilirsin.
- Your accent is excellent. You'd pass for an Englishman any time.
O İngilizceyi yabancı aksanıyla konuşur.
- She speaks English with a foreign accent.
Tom Mary'nin aksanına bakarak onun bir yerli olmadığını söyleyebiliyordu.
- Tom could tell by Mary's accent that she wasn't a native speaker.
'Avustralya' kelimesinde vurgu nerede?
- Where is the accent on the word 'Australia?'
Esperanto'da sondan ikinci hece vurguludur.
- In Esperanto, the second-to-last syllable is accentuated.