Tom görüşmek istemiyor.
- Tom doesn't want to negotiate.
Bir sonraki adım barış anlaşmasının koşullarını görüşmekti.
- The next step was to negotiate terms of a peace treaty.
Aşırı kişiler müzakere etmeyi reddettiler.
- The extremists refused to negotiate.
Komutan müzakere etmeyi reddetti.
- The commander refused to negotiate.
Bir sonraki adım barış anlaşmasının koşullarını görüşmekti.
- The next step was to negotiate terms of a peace treaty.
İki ülke kriz için bir anlaşma görüşecekler.
- The two countries will negotiate a settlement to the crisis.
We negotiated the contract to everyone's satisfaction.
Although the car was quite rickety, he could negotiate the curves very well.
... journalists on how to negotiate ...
... And I tried to negotiate with them. ...