to necessitate, demand

listen to the pronunciation of to necessitate, demand
English - Turkish

Definition of to necessitate, demand in English Turkish dictionary

call for
gerektirmek

Onun planı bir sürü para gerektirmektedir. - His plan will call for a lot of money.

call for
icap ettirmek
call for
çağrıda bulunmak
call for
istemek
call for
ihtiyaç duymak
call for
uğrayıp almak
call for
iste

Tom Mary'nin yardım istediğini duydu. - Tom heard Mary call for help.

Tom yardım istemeye karar verdi. - Tom decided to call for help.

call for
(deyim) Birini yada bir şeyi almak için uğramak

I called for the curse to pick up him.

call for
-i istemek
to demand
talep
call for
-i gerektirmek, -i icap ettirmek
call for
gerekmek
call for
(Fiili Deyim ) 1- istemek , gerektirmek 2- uğrayıp almak
call for
çağırmak

O hareket edemiyordu ve yardım çağırmak zorunda kaldı. - He couldn't move and had to call for help.

Yapacak ilk şey doktoru çağırmaktı. - The first thing to do was call for the doctor.

call for
gerekli olmak
English - English
call for

This situation calls for a high degree of courage.

to necessitate, demand
Favorites