to move the ball or puck or a teammate

listen to the pronunciation of to move the ball or puck or a teammate
English - Turkish

Definition of to move the ball or puck or a teammate in English Turkish dictionary

pass
{i} giriş

Giriş sınavını geçti. - He passed the entrance examination.

Taro büyük olasılıkla üniversite giriş sınavını geçecek. - Taro is very likely to pass the university entrance examination.

pass
{i} geçit

Gizli bir geçit bulduk. - We discovered a secret passageway.

Binanın içinde gizli bir geçit bulduk. - We found a secret passage into the building.

pass
{i} kanal

Bu gemi, kanaldan geçmek için fazla büyük. - This ship is too big to pass through the canal.

Panama Kanalı'ndan geçtik. - We passed through the Panama Canal.

pass
sona ermek
pass
pas demek
pass
(Kanun) kararlaştırmak
pass
sınavda geçmek
pass
uzatmak
pass
başarmak
pass
baştan çıkarma
pass
kazanmak
pass
pas

Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir. - If you are going abroad, it's necessary to have a passport.

Nasıl o kadar pasif olabilirsin? Neden misilleme yapmıyorsun? - How can you be so passive? Why don't you retaliate?

pass
{f} geç

Bire on testi geçebilirsin. - Ten to one you can pass the test.

Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar. - Some read books just to pass time.

pass
{f} bildirmek
pass
{f} devretmek
pass
{i} paso
pass
{f} piyasaya sürmek
pass
(Askeri) KISA İZİN YETKİSİ: Böyle bir izinin verilmesi hususunda tanınan yetki
pass
{f} onaylanmak
pass
kab

O yirmi olarak kabul edildi. - She could pass for twenty.

Linda on altı yaşındaydı fakat yirmi olarak kabul edilmesi için sorun yoktu. - Linda is sixteen, but had no trouble passing for twenty.

English - English
pass
to move the ball or puck or a teammate

    Hyphenation

    to move the Ball or Puck or a team·mate

    Turkish pronunciation

    tı muv dhi bôl ır pʌk ır ı timeyt

    Pronunciation

    /tə ˈmo͞ov ᴛʜē ˈbôl ər ˈpək ər ə ˈtēˌmāt/ /tə ˈmuːv ðiː ˈbɔːl ɜr ˈpʌk ɜr ə ˈtiːˌmeɪt/
Favorites