Tutsak zincirle bağlıydı.
- The prisoner is in chains.
Dünyadaki tropikal yağmur ormanları, gezegende yaşamın ekolojik zincirine kritik bağlantılıdır.
- The world's tropical rainforests are critical links in the ecological chain of life on the planet.
Sami, Leyla'ya zincirle bağladı.
- Sami shackled Layla with a chain.
Kendimi şu ağaca zincirlemek istiyorum.
- I want to chain myself to that tree.
Isırmasın diye köpeği zincirlesen iyi olur.
- You had better chain up the dog so that he won't bite.
Yoğun trafikteki zincirleme bir kazaydı.
- There was a chain-reaction crash during rush hour.