Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

to make the credits and debits of (an account) correspond

listen to the pronunciation of to make the credits and debits of (an account) correspond
English - Turkish

Definition of to make the credits and debits of (an account) correspond in English Turkish dictionary

balance
{f} dengede tutmak
balance
{f} dengelemek

Birçok çalışan anneler ev ve iş hayatlarını dengelemek için mücadele ediyor. - Many working mothers struggle to balance their home and work lives.

balance
denge

Fransız hükümeti, ulusal bütçeyi vergi mükelleflerinin dengelemesi için meydan okuyan online bir oyunu piyasaya sürdü. - The French government has launched an online game that challenges taxpayers to balance the national budget.

Doktor Tom'a daha dengeli bir diyet yemesi gerektiğini söyledi. - The doctor told Tom he needed to eat a more balanced diet.

balance
bakiye

Ayın birine kadar bakiyeyi havale edemeyeceğim. - I won't be able to remit the balance until the first of the month.

Bankadaki bakiye 2 milyon yende duruyor. - The balance at the bank stands at two million yen.

balance
(Denizbilim) tartaç
balance
kalan tutar
balance
(Ticaret) eşitlik
balance
eşit hale getirmek
balance
(Ticaret) hesap bakiyesi

Tom çek yazmadan önce hesap bakiyesini kontrol etti. - Tom double-checked his bank balance before writing the check.

balance
terazi

Elektronik terazideki bir arıza nedeniyle yetkililer işyerine para cezası verdi. - The authorities fined the shop because of a disorder in the electronic balance.

balance
dengeli olmak
balance
{i} denklik
balance
{i} uyum

Müzik, filmin yapısıyla uyum içinde. - The music is in balance with the structure of the movie.

balance
(fiil) tartmak, düşünmek, dengelemek, denk gelmek, dengede tutmak, denklemek, karşılaştırmak, dengeli olmak, denk olmak, eşitlenmek, dengelenmek, salınmak, dalgalanmak, inip çıkmak
balance
{f} denk gelmek
balance
kalıntı
balance
{i} bilanço
balance
{f} tartmak
balance
{i} ruhsal denge
balance
ithalât ve ihracat arasındaki para kıymeti farkı balance sheet bilanço balance wheel nâzım çark credit balance alacak bakiyesi
English - English
balance
to make the credits and debits of (an account) correspond
Favorites