to make tense; to tighten; to distend forcibly

listen to the pronunciation of to make tense; to tighten; to distend forcibly
English - Turkish

Definition of to make tense; to tighten; to distend forcibly in English Turkish dictionary

stretch
uzatmak

Ben bacaklarımı uzatmak istiyorum. - I want to stretch my legs.

stretch
{i} gerinme

Akşam karanlığında gerinme egzersizleri yapmayı seviyorum. - I like doing stretching exercises at dusk.

Tom gerinmeyi durdurdu. - Tom stopped stretching.

stretch
sündürmek
stretch
parça

Tom onu germeye çalıştığında hamur parçalandı. - The dough broke up when Tom tried to stretch it.

stretch
elastikiyet
stretch
gerilmek
stretch
geniş yer
stretch
aralıksız süre
stretch
yayılmak
stretch
uzam
stretch
(Askeri) İşlenen bir suç için hapis süresi
stretch
(Tıp) Germe, geriliş, gerginlik, zor
stretch
{f} abartmak
stretch
{i} hapis süresi
stretch
{i} genişleme
stretch
{i} esneme
stretch
{f} çekmek (çorap vb.)
stretch
açılmak
English - English
stretch
to make tense; to tighten; to distend forcibly
Favorites