to make somebody busy, to keep busy with, to occupy, to make occupied

listen to the pronunciation of to make somebody busy, to keep busy with, to occupy, to make occupied
English - Turkish

Definition of to make somebody busy, to keep busy with, to occupy, to make occupied in English Turkish dictionary

busy
{s} meşgul

O bir arı kadar meşguldür. - She is as busy as a bee.

O, geçen haftadan beri meşgul. - She has been busy since last week.

busy
{s} işlek

Bu işlek bir yer gibi gözüküyor. - This seems to be a busy place.

Bu şehir eskisi kadar işlek değil. - This city is not so busy as it used to be.

busy
uğraşı
busy
{s} yoğun

Çok yoğun bir sabah geçirdim. - I have had such a busy morning.

Tom yoğun bir hafta geçirdi. - Tom has had a busy week.

busy
(with ile) meşgul etmek
busy
hareketli

Konuklar ve fazla ev işi nedeniyle, çok hareketli bir hafta geçirdim. - What with the visitors and all the extra housework, I've had a very busy week.

busy
kullanımda
busy
{s} meşgul: I've had a busy day. Bugün çok meşguldüm
busy
meşgul etmek iş v
busy
karmaşık/meşgûl
busy
busybodyherkesin işine burnunu sokan kimse
busy
boş bırakmamak
busy
{s} faal

Tom çabucak faaliyet gösterdi. - Tom quickly got busy.

busy
işgüzar

O korkunç bir işgüzar. - He's an awful busybody.

Mary'nin komşusu bir işgüzar. - Mary's neighbor is a busybody.

busy
burnunu her işe sokan
busy
meşgul et

Tom kendini meşgul etti. - Tom kept himself busy.

Geçen hafta bir sürü randevu beni meşgul etti. - Last week a lot of appointments kept me busy.

English - English
busy
to make somebody busy, to keep busy with, to occupy, to make occupied
Favorites